
ÇEKMECEDEKİLER
Bazı yaşananlar bitmek zorunda.
Yarım kalsa da Nil'in akışı...
annemin dizinde olsaydı şimdi başım
yorgun argın
Yağ sürseydi annem ekmeğime
Babam girseydi kapıdan, uzun, yakışıklı
öpseydi gözlerimden gözlerimden
bir nefes dolaşsaydı saçlarımda telli duvaklı
oynamaya çağırsa arkadaşlarım ,
yıllar ötesinden
Tutunup şiirlerin eteklerine inceden
yollara düşer giderim
başaklara okşayan rüzgar gibi şefkatle
gözlerinden öperim.
kalkıp bu gün erkenden ,
saat altı buçuk ,üşenmeden
topladım yatağımı, aldım duşumu
giyinip bayramlıklarımı ,oturdum defterime,
bu gün yine şiir günüm...
Yalın ayak,
yalın kılıç olur da Tara
Yalın yürek bırakma beni .
Ölüm mevsimine girdik Tara.
Hangi ay kaç çeker.
Kaç ömür daha var önümüzde ,biliyor musun.
Hem zaten Aşk diye bir ay da yokmuş Tara.
Boşuna büyütmüşüz yaşamayı gözümüzde...
Yazdığım, okuduğum, paylaştığım hiç bir şiirde
Gezdiğim, yaşadığım, gördüğüm hiç bir şehirde
Dinlediğim, çaldığım, söylediğim hiç bir türküde
Öğrendiğim, öğrettiğim, konuştuğum hiç bir dilde
Doğduğum, yaşadığım, öldüğüm hiç bir ruhta yoksun sen.
Sev beni, doğur beni
Atma beni çıyanlara
Tut elimden kurtar beni
Soğumasın ellerinde ellerim...
"Altmış iki yıllık" dedi adam,
bu "bendeki yalnızlık".
Olduysa da yol arkadaşlarım, zaman zaman
ayrıldılar birer birer ,çoğalmadan.
Bazen şuramı bıçaklar kesiyor sanki Tara.
Hani bir söküğü dikersin de
Dikiş tutmaz ya hani
İşte öyle...
Bazı yaşananlar bitmek zorunda.
Yarım kalsa da Nil'in akışı...