top of page

HACI AMCADAN DERS

Öğretmenlik mesleğimde ,İlk görev yerim olan köyde, ilk zamanlarımdı. Tek başımaydım  ve köyde fırın , bakkal alışveriş yapabileceğim bir yer de yoktu. Zaten köy ilçeye yaklaşık 30 kilometre kadar uzaktı. Günlük ulaşabilmek mümkün değildi. 

Bu yüzden de, köy servis şoförüne her gün  sipariş veriyordum. 

Yine bir gün akşam üzeri ilçeden dönen servis şoföründen günlük ekmeğimi  almak için yola inince, siparişimin gelmediğini gördüm.

-Ne oldu Cemal Abi  bizim ekmek dedim

Hacı İdris  adındaki köylümü işaret ederek  ona sor dedi.

Hacı İdris amca, köyün ileri gelenlerinden. Sözü dinlenir, herkesin saygı duyduğu, sözünü yerde bırakmadığı biri. Belli ki olumsuz bir durum var.

Hacı İdris amcaya döndüm,

-Hoca sen utanmıyor musun dedi. Ayıp değil mi senin yaptığın, nasıl öğretmensin sen. Hiç aklın almaz mı senin dedi.

  Donmuş kalmıştım. Bunca azarlamaya maruz kalmak için ne yapmıştım ki. Hem utandım, hem bozuldum.

-Ne oluyor diye sordum usulca. Ne yaptım ben hacı  amca  seni kızdıracak .dedim

-Hoca hoca. dedi sert bir ses tonuyla.

-Mağaracık Köyü olarak , bizi seven var, sevmeyen var. Bizi çeken var çekmeyen var. Dostumuz var düşmanımız var. Koskoca köyde öğretmenlerine bir ekmek, bir tutam peynir, üç beş yumurta , bir kase yoğurt veremeyecek kadar aciz miyiz ki sen ilçeden ekmek ,yumurta, peynir  istersin. Ayıp değil mi, yakışır mı sana bütün bir köyü rezil etmeye , aşağılamaya. Dedi ciddi ciddi kızarak.

 Evet. Haklıydı.

Anadolu insanı bu tür davranışı hakaret sayar ve ,bunu kabullenemezdi.

O günden sonra ,köyde bulunduğum üç yıl boyunca, köy servisine ekmek  siparişi vermedim.

Ve her gün düzenli olarak  ekmeğim, yumurtam, sütüm, yoğurdum ,peynirim  aksamadı.

Hasbelkader aksasa da , köydeki herhangi bir kapıyı çalarak, kendi kendimi davet edecek kadar samimiyeti bulabilmiştim.

bottom of page