top of page

KÜÇÜCÜKTÜM

 

Küçükken her şey büyük görünür insana.

Babam çok büyüktü mesela .Annem, abim, hatta komşumuz Hüseyin amca ,topal karısı Duriye teyze bile.

Evin damı, damdaki soba bacası,

odalar, bahçe, bahçedeki  kuyu tulumbası, pencereler…

kuşlar yukarı çıkarken yorulup dinlenmek için tünerler dalına ağacın…

Araba o kadar büyük ki mesela, bütün mahalle sığardı içine eğer şoför amca isterse.

Ayakkabılarım, elbiselerim( ki bunlar abime küçülünce, bana verilmişti)

Dört ayaklı minare gökyüzünü deler mesela,

Dört ayaklı minareden Hançepek'e doğru giderken, sağlı sollu tek katlı evler bile çok büyüktü o zamanlar.

 

Sonra, büyüdüm birden bire. Göz açıp kapayıncaya kadar.

Ben büyüdüm ya, her şey küçüldü mesela.

Hüseyin amca ufak tefek bir adam oldu. (Düriye teyze öldü sonra küçüle küçüle ,Hüseyin Amcanın topal karısı)

Tütmedi bir daha ,damları toprak, duvarları kara kara karacadağ taşlarından örme , çocukluğumun evleri.

Kuyular doldu taştı, söktü götürdü tulumbasını eskici.

Kuşlar uçamaz oldu korkudan o sokaklarda.

Arabalar küçüldü, tek kişilik…

Ayakkabım vurdu önce, elbiselerim küçüldü, daraldı (ki artık abimin küçülenleri değildi) evlere, sokaklara sığamaz oldum.

Dört ayaklı minareyi vurdular sonra, taşları döküldü. Dibinde kaldı barış elçisi.

Küçüldü ondan sonra her şeyi çocukluğumun.

Bir tek babam kaldı kocaman,kocaman.

bottom of page