top of page

KEMAL HOCA
"Gördüğün her insan bir hikayedir" derdi babam.Sonradan anladım babamın ne demek istediğini. .
Yıllar önce yaşadığım bir olay vardır ki, hatırladıkça hala utanırım,içim cız eder.

Yaşı ilerlemiş, meslek  hayatında kırk- kırk beş yılı devirmiş, yorgun argın bir öğretmen abimiz vardı yıllar önce.
Yaşına, kıdemine,yorgunluğuna rağmen hala çalışır, okuldaki görevinden başka ,sınav görevlerinde yer alır, Direksiyon Sınav Komisyonlarında  görev alır, dinlenmez, öğretmen lokaline bile geldiği görülmemiştir.
Ve bize de vazifeymiş gibi, arkadaş çevremizce alay konusu edirdik.
Neden  artık bırakmıyor da, emekli olmuyor da, gençlerin yolunu açmıyor da,köşesine çekilmiyor da...Falan ,filan.
Zaman zaman biz Kemal Hoca'yı alaylarken, yine bir gün,bir sınav dönüşü ,Kemal Hoca'nın sınavda yaptığı küçük bir yanlıştan dolayı ,Kemal Hoca'yı dilimize dolamışken, ve alaylarken, ilk defa olacak ki bu muhabbetimize tanık olan bir arkadaşımız,
-Siz Kemal Hoca'yı tanıyor musunuz ki ? diye sordu.
-Tabi canım .Şu bizim Kemal Hoca. Hep bildiğimiz Kemal Hoca.
-Ne kadar tanıyorsunuz? Dedi sorusunu yenileyerek.
-Yani, kem küm..
Arkadaşlar. Siz Kemal Hocanın neden hala emekli olmadığını, hala çalıştığını sorguluyorsunuz ama, görüyorum ki tanımıyorsunuz. Çok ayıp ediyorsunuz. Bilmeden etmeden, konuşuyorsunuz, günahını alıyorsunuz
-Aman be sen de. Abarttın iyice . Nesi var ki Kemal Hocanın, altı üstü bir eleştirdik yani. Hem haksız mıyız ki..
-Evet haksızsınız. Gerçekleri öğrenince utanacak mısınız bilmem ama, ben anlatayım. Şu alay ettiğiniz, eleştirdiğiniz Kemal Hoca'nın hayatını öğrenin de,utanın .Kemal Hoca kanser tedavisi gören eşine bakıyor yıllardır. 
Yetmiyormuş gibi, zihinsel engelli de bir kızı var evde, ilgi alaka bekleyen.
Yetmiyormuş gibi, üniversitede okuyan da bir oğlu var, bir an önce bitirip okulunu, işe başlamasını bekliyor Kemal Hoca. Siz olsanız ne yaparsınız...

Evet. Hr kesin bir hikayesi vardır.Kimine göre kolay,kimine göre zor.
Ve o hikayede boğulmamak için çaba sarfeder.
Biz Kemal Hoca'yı anlayamamışız, tanıyamamışız,bilememişiz.
Ben o gün, utanmanın bir çeşidini daha öğrendim.

Bir daha Kemal Hocanın yüzüne bakamadım.

Hasta eşini, engelli kızını, ve okuyan oğlunu gördüm hep karşımda. Utandım.
Hala hatırladıkça ,içim cız eder,utanırım...

bottom of page