top of page

KIZLARI SAYMADIM

 

Mağaracıktayım.

İlk görev yerim, ikinci senem.

İlköğretim Müfettişleri geldi sene sonuna doğru.

Kocaman okulda çıt yok. Çünkü öncesinden tembihlenmiş çocuklar.

Müfettiş gelirse, çıt yok. Tama mı çocuklar.

Tamam öğretmenim.

 Üç Kişi.

Ellerinde bond çantalar, çantalarından resmiyet ,yüzlerinden ciddiyet akıyor.

Biri -ki en yaşlısı, ve belli ki en kıdemlisi- müdür odasına tezek yığılı olduğu için, öğretmen masasında evrakları, planları, ders defterini inceliyor, çatık kaşları,  ve ara sıra gözlüğünün üzerinden etrafına bakarak.

Uzun, zayıf, esmer ve yürüdüğünde katlanıp kırılacak izlenimini veren diğeri, birinci ve ikinci sınıfların okumalarını, yazmalarını, defterlerini kontrol ediyor, sorular soruyor, cevabı beklemeden diğer çocuğa soruyu yöneltiyor, sonra kafasını öne arkaya, bazen de sağa sola sallıyor.

Aksine kilolu , sarışın, kış ortasında bile terleyebilir izlenimini veren ve kel olan diğeri ise, üçüncü, dördüncü ve beşinci sınıflarla ilgilenmekte. Titiz olduğu belli. Çocukların defterlerine, kitaplarına ,kalemlerine, üst başlarına, hele hele saçlarına hiç dokunmuyor. Komutlarla onlara yaptırıyor.

Biz iki öğretmen- ki diğeri komşu köyün öğretmeni, müfettişler tarafından rehin alınarak getirilmiş gibi bir halde- sınıfın arka duvarına  yanaşık ,ellerimiz önde ,gözlerimiz müfettiş beylerde.  Ola ki, bir şey isterler, beklenti, ve tedirginliğindeyiz.

Üç müfettiş, 53 öğrenci, ve iki öğretmen. Koca sınıfta çıt yok.

Sinek sıçsa  ,köyden duyulur. O denli yani.

-Selamün Aleyküm...

Öyle konsantre olmuşuz ki elli sekiz kişi, bir tane de sinek, Kör Cemal Amcanın  içeri girdiğini fark etmemişiz.

-Selamün aleyküm.

Orta yere. Öylece. Kapıdan hepimize, sinek dahil.

elli üç öğrenci bir ağızdan ,

-Aleyküm selam.

üç müfettiş, iki öğretmen, ve bir tane de sinek, çıt yok. Ama elli üç çocuğum,tek bir ağız. Aleyküm Selam.

E be kör Cemal amca. Daha önce hiç gelmediğin okula,  köyden üç yüz metre uzaktaki okulu nasıl buldun, o basamakları nasıl çıktın, sınıf kapısını nasıl buldun, o sessizlikte o kadar insan olduğunu nerden bildin de Selamün Aleyküm. 

Hem neden Kör Cemal Amca. Neden ? 

En çabuk toparlanan ben, hemen koşup  kolundan tutup dışarıya aldım Kör Cemal Amcayı. Beşinci Sınıftan Remzi'yi de yanına katarak gönderdim evine.

Bu sırada Teftişlerini bitirdi müfettiş beyler. 

Notlarını yazdılar bond çantalarından çıkardıkları kalın ve düzgün defterlerine. Sonra güzelce yerleştirdiler tekrar bond çantalarına ,kalın ve düzgün defterlerini.

Çocukları gönderdim, sınıf boşaldı. Hala çıt yok sınıfta. Gayet resmiyiz. Toparlanma sesi ve köye doğru yollanan çocukların bağrışlarından başka ses yok.

Sonra ,o en kıdemlileri olan çatık kaşlı, ve gözlüklü olanı bana dönerek. Kimdi bu diye sordu. Köyün Kör Cemal Amcası dedim.

Şöyle bir kaç saniye durdu, sonra, hafifçe kafasını sallayarak. "Aleyküm Selam " dedi.

Bütün bunlar yaşanırken, zamanın aktığını, geç olduğunu, akşam olduğunu, burada kalabileceklerini hesaplamaya başladım. Zaten geç gelmişlerdi, dönmeleri imkansız.

O sırada Mehmet Sıddık öğrencime, eve gitmesini ve babasına beş misafir olduğunu söylemesini tembihledim.

Bu arada ,O ciddiyetler, o resmiyetler çantalara konulmuş, biraz daha yumuşak, biraz yapmacık gülümsemelerini çıkarıp iç ceplerinden, takındılar yüzlerine eğreti bir biçimde.

Derken sağ olsun Fevzi ağa bizzat kendisi geldi misafirleri almağa.

Sohbet ede ede, köyün içinden geçerek, sağa sola selamlar vererek,  maksat muhabbet olsun , ordan  burdan  konuşarak, eve varıldı.

Misafir odası tertemiz hazırlanmış. Minderler kabartılmış, Güzel koksun diye tütsü yakılmış, Mis.

Derken sofra kuruldu, yemekler yenildi, şundan da alın hocam, bunu denediniz mi hocam, bunu kendiniz mi yapıyorsunuz ağam, çayır nasıldı bu sene, kış çetin geçti yine buralarda ,bu toklu eti mi, maşallah köyünüz güzel muhabbetleri.

Tütünler sarıldı, Sigaralar yakıldı, çaylar dolduruldu. 

Derken , bizim Uzun, zayıf, esmer ve yürüdüğünde katlanıp kırılacak izlenimini veren müfettiş bey, sordu soracağını.

-Kaç çocuk var Fevzi ağa.

Fevzi ağam hiç tereddütsüz..

-3 var ellerinden öper.. dedi.

Aklımda saydım. İki erkek çocuk, iki de kız çocuğu  zaten okula geliyorlardı, eder dört. İki de büyük kız var biliyorum evlilik çağında, etti altı ,bir de  erkek  çocuk var  üç yaşlarında ortalıkta dolanan ,ki bu da ederdi 7 çocuk.

Döndüm

-Yanlışın yok mu Fevzi abi dedim. Dördü 'ü zaten okulda .

Döndü Fevzi ağa gayet normal bir tavırla.

- Ben kızları saymadım ki. 

E be Fevzi abi.

Bütün bu ağalığa bu oldu mu şimdi...

bottom of page