top of page

KÖR CEMAL AMCA

İlk görev yerim olan Mağaracık Köyü'ndeyim.Köyde ikinci yılım.

Bizim bir Kör Cemal Amcamız vardı.Tahminen altmışlı yaşlardaydı.

Okula en yakın ev onundu. Köy girişindeki köy  mezarlığının dibindeydi evi.

Bildiğim kadarıyla hiç evlenmemiş diyorlardı.
Normalden uzun boylu, boyuna göre zayıfçaydı. Ama yaz kış giydiği kalın ve bol giysilerden sıskalığı pek belli olmazdı.Başındaki şapkası rengini yitirmiş,şekilsiz bir hal almıştı. Hemen hemen hep dışarda, yola bakan duvar dibindeki taşlarda otururdu.En fazla , akşamüstü köy minibüsü ilçeden geldiğinde,gelen gideni olmadığı halde köy durağına uğrar,bir iki laflar,tekrar mezarlık dibindeki tek gözlü evine dönerdi.

Köye indiği pek görülmezdi.Akrabaları her gün düzenli şekilde yemeğini,içeceğini getirir bırakır,giderlerdi. Bir elinde bastonu, diğer elinde de hep sigarası vardı.Biri daha sönmeden, tabakadan bir diğerini sarardı. Parmakları sararmışlığı geçmiş,kahverengi birer çubuğa dönüşmüştü sanki. Kirli,beyaz  sakalı hep iki parmak uzunluktaydı. Bıyıkları dudaklarını kapatmış, ve sigara dumanından sararmıştı. Gözleri, korku filmlerinden çıkmış gibi, gözbebekleri beyazımsı bir haldeydi.
Konuşurken gri olan göz bebekleri faldır fıldır oynuyordu. Evine kimseyi yaklaştırmadığı gibi, boğazına çivili tasma geçirilmiş kocaman  köpeği ev girişindeki duvara zincirliydi. Gece gündüz havlayıp duruyordu. 
Yani Kör Cemal köyün ileri karakolu gibiydi. 
Yaz kış, kar güneş, tipi fırtına, çok nadir içeri girerdi. Okula yakın olduğu için, hep görürdüm. Ama bir gün bile okula gelmişliği yoktu.

Kimine göre tamamen kördü, kimine göre de az da olsa görüyordu. Kimine göre de tamamen numara yapıyordu. Bazen sağırmış gibi,duymak istemediğini duymazdan gelirdi. 
Okula hiç gelmemişti, ama karşılaştığımızda hal hatır sorardı.
Telafuzü zor olan adımı da gayet iyi söyler, sesimi de tanırdı.
-Nasılsın öğretmen bey. Kusura bakma,uğrayamadık bir türlü. Derdi her seferinde. 
-İnşallah. Beklerim komşu.Derdim ben de kibarca.


Derken bir gün ellerinde  bond çantalarıyla , yanlarına da komşu köyün öğretmenini de alarak çıka geldiler Milli Eğitim Müfettiş Grubu.

Hiç beklemediğim bir zamanda, okulun tatile girmesine üç hafta kala, önceden de haber vermeden.

Ama biz aylar önceden çocuklarla konuşmuşuz bu konuyu. Ola ki çocuklar, müfettiş gelirse eğer, Naapıyoruuz ? Çiçek  oluyoruz.Soru sorunca naapıyoruuuz? Parmakları kaldırıyoruz. En önemlisi naaapıyoruuz. Sakin oluyoruz. Tamammı çocuklar? Eveeeeeet....

Altmışdört kişilik sınıfta çıt yok. 

Gelenler üç kişi.

Ellerinde bond çantalar, çantalarından resmiyet ,yüzlerinden ciddiyet akıyor.

En yaşlısı, ve belli ki en kıdemlisi, öğretmen masasında evrakları, planları, ders defterini inceliyor, çatık kaşları,  ve ara sıra gözlüğünün üzerinden etrafına bakarak.

Uzun, zayıf, esmer ve yürüdüğünde katlanıp kırılacak izlenimini veren diğeri, birinci ve ikinci sınıfların okumalarını, yazmalarını, defterlerini kontrol ediyor, sorular soruyor, cevabı beklemeden diğer çocuğa soruyu yöneltiyor, sonra kafasını öne arkaya, bazen de sağa sola sallıyor.

Aksine kilolu , sarışın, kış ortasında bile terleyebilir izlenimini veren ve kel olan diğeri ise, üçüncü, dördüncü ve beşinci sınıflarla ilgilenmekte. Titiz olduğu belli. Çocukların defterlerine, kitaplarına ,kalemlerine, üst başlarına, hele hele saçlarına hiç dokunmuyor. Komutlarla onlara yaptırıyor.

Biz iki öğretmen- ki diğeri komşu köyün öğretmeni, müfettişler tarafından rehin alınarak getirilmiş gibi bir halde- sınıfın arka duvarına  yanaşık ,ellerimiz önde ,gözlerimiz müfettiş beylerde.  Ola ki, bir şey isterler, beklenti, ve tedirginliğindeyiz.

Üç müfettiş, altmış dört öğrenci, ve iki öğretmen. Koca sınıfta çıt yok.

Sinek sıçsa  ,köyden duyulur. O denli yani.

-Selamün Aleyküm...

Öyle konsantre olmuşuz ki ,sınıftaki altmış dokuz kişi, bir tane de sinek, Kör Cemal Amcanın  içeri girdiğini fark etmemişiz.

-Selamün aleyküm.

Orta yere. Öylece. Kapıdan hepimize, sinek dahil.

Altmış dört öğrenci bir ağızdan ,

-Aleyküm selam.

Üç müfettiş, iki öğretmen, ve bir tane de sinek, çıt yok. Ama altmış dört çocuğum,tek bir ağız.

-Aleyküm Selam.

E be Kör Cemal amca. İki yıldır hiç gelmediğin okula,  köyden beş yüz metre uzaktaki okulu nasıl buldun, o basamakları nasıl çıktın, sınıf kapısını nasıl buldun, o sessizlikte o kadar insan olduğunu nerden bildin de Selamün Aleyküm. 

Hem neden Kör Cemal Amca. Neden ? 

En çabuk toparlanan ben, hemen koşup  kolundan tutup dışarıya aldım Kör Cemal Amcayı. Beşinci Sınıftan Remzi'yi de yanına katarak gönderdim evine.

Bu sırada Teftişlerini bitirdi müfettiş beyler. 

Notlarını yazdılar bond çantalarından çıkardıkları kalın ve düzgün defterlerine. Sonra güzelce yerleştirdiler tekrar bond çantalarına ,kalın ve düzgün defterlerini.

Çocukları gönderdim, sınıf boşaldı. Hala çıt yok sınıfta. Gayet resmiyiz. Toparlanma sesi ve köye doğru yollanan çocukların bağrışlarından başka ses yok.

Sonra ,o en kıdemlileri olan çatık kaşlı, ve gözlüklü olanı bana dönerek.

-Kimdi bu ?diye sordu.

-Köyün Kör Cemal Amcası ,dedim.

Şöyle bir kaç saniye durdu, sonra, hafifçe kafasını sallayarak. "Aleyküm Selam " dedi.

Bir kaç gün sonra ,karneleri dağıtıp tatil için memlekete dönecektim. Sabah köy minibüsünün orada karşılaştık Kör Cemal Amcayla.

-Nasılsın Cemal Amca dedim. Hemen sesimden tanıdı, yaklaştı, elini uzatarak-

-İyiyim öğretmen bey.Sen Nasılsın.Dedi. elimi sıkarak.

-Sana karşı mahcubum Öğretmen bey. Müfettiş gelmiş dediklerinde ,varayım gideyim, öğretmenimizin ne güzel insan olduğunu,ne iyi öğretmen olduğunu,ne kadar sevdiğimizi, ne kadar değerli olduğunu söyleyeyim dedim kendi kendime.Kötü bir niyetim yoktu. Kusura bakma. İnşallah seni zor durumda bırakmamışımdır. dedi çok nadir görülen gülümsemesiyle.

Sonra cıgarasını ağzına gütürerek, ceketinin sağ cebinden bir şey çıkarıp avucuma koydu ve elimi kapattı.

-Bunu alırsan çok mutlu olurum. diyerek elime sıkıştırdı, oltu taşından tesbihi.

Tatil dönüşü ,gözüm Kör Cemal Amcayı aradı ama göremedim her zamanki yerinde. Sordum çocuklara, Kör Cemal Amcayı.

"Öldü" dediler.

Ben geldikten bir süre sonra,sabah evde ölmüş halde bulmuş akrabaları.

Kapıda köpeği,başucunda sopası, ve parmakları arasında sönmüş sigarasıyla.

bottom of page