
İLK ARABAM
Yıl 1993. Öğretmenler o yıllarda üç aylık bir temel eğitim aldıktan sonra,
"Er Öğretmen" olarak kalan askerlik süresini tamamlarlardı.
Ben de Antalya'da üç aylık temel eğitimimi tamamladıktan sonra,Mardin -Ömerli İlçesi ,Anıttepe Köyü'ne "Er öğretmen" olarak atandım.
İlçe merkezinde ev tuttum. Köye gidiş geliş yapıyordum.
Tabi zamanla hem esnaftan,hem memur kesimden dost ,ahbap edindik.
Bunlardan biri de,rahmetli Hacı Ahmet Abiydi.
Daha sonra ,askerlik görevi bitince eski görev yerim olan Mardin -Yeşilli İlçesi'ndeki okuluma geri döndüm. Taşınma işlemleri külfetli gelince, bir de ortama alışınca, eş dost edinince de, düzeni bozmamak adına evi taşımak yerine, kendim her sabah bir ilçeden diğer ilçeye gidip geliyorum. Zaten araları yirmi kilometre ya var, ya yok.
Bir akşam evdeyken kapı çaldı. Açtım Hacı Ahmet Abi. İçeri buyur ettim,
-Yok sen dışarı gel .dedi
-Hayırdır dedim.
-Hayırdır dedi.
Giyinip çıktım.
Evin bulunduğu ara sokaktan caddeye inince, bizim esnaf arkadaşlardan Abdulkadir Bakkal'ın önünde ,sokak lambası dibinde eski bir otomobil duruyor..
1970lerden bir model. Renault TX. Sarı renk. Ya taksiden dönüştürülmüş, yada o zamanlar bizim Urfa'daki gezgin-Roman kardeşlerimizden kalma bir araç.
Bakkal Abdulkadir, Askerlik Şubesinde Sivil Memuru Zülfü Bey, PTT çalışanı Veysi,Vestelci Ahmet, arabanın etrafında dönüp dolaşıyorlar,inceliyorlar.
-Ne oluyor arkadaşlar. Dememe vakit kalmadan, Hacı Ahmet:
-Hayırlı olsun.
-Bu ne .dedim .
-Artık bir araban var. Dedi
Cebinden anahtarı çıkarıp bana uzattı.
-kime hayırlı olsun .dedimdedim.
-sana dedi.
-Ne alaka abi. dedim.
-Sana aldık .dedi.
-Param yok dedim,
-Olur dedi.
Bu saydığım arkadaşlardan hiç birisinin arabası yok, ve bana araba almışlar.
-On taksit. Her taksidi üç binlira. Peşinat beş bin lirayı biz hallettik,gersini sen ödersin artık. dediler.
Başıma arabayı bela edip dağıldılar.
Orta yerde arabaylakalakaldım. Hiç bir şey diyemedim..
İlk defa bir arabam olmuştu, ama ne yapacağımı da bilmiyordum.
Sürücü belgemi iki sene önce almıştım ama hiç araç kullanmamıştım.
Eve mi gitsem arabanın başında mı beklesem bilemedim.
Eve gelince eşim merakla sordu."hayırdır ne oldu" dedi.
-Artık bir arabamız var .dedim. Eşim hiç şaşırmadı. "Tabi tabi" diyerek elindeki örgüye devam etti.Ciddiye bile almadı haklı olarak.
O gece nasıl uyudum, bilemiyorum.Kabuslarla uyandım durdum.
Otuz beş bin liraya aldıkları arabanın peşinatı olan beş bin lirayı arkadaşlar ödemiş, her ay üç bin lira olan taksidi de ben ödeyecekmişim.
Nasıl denkleştireceğim, nasıl ödeyeceğim,kime ödeyeceğim, ödeyemezsem ne olacak... .
Bunun yakıtı var, eski model arabanın bir sürü masrafı çıkabilir diyorum ama kime diyorum...
En iyisi, sabah anahtarı geri bırakıp kurtulmak diyorum.
Sabah oldu, arabanın yanına vardım. Diğer ilçeye minibüslerle gidiyordum önceleri. Durakta her zamanki yerde bekledim. Midyat -Mardin minibüsüne bindim. Yeşilli'de okul durağında indim.
O gün hep ne yapacağım diye düşündüm durdum.
Akşam eve döndüğümde, ilk işim Ahmet Abiyi bulup anahtarı geri vermek olacak. Aradım ,Ahmet Abi cevap vermiyor. Arkadaşlara sordum, memlekete gitti dediler.
O zamanlar cep telefonu da yok ki arayıp bulayım. Diğer arkadaşlar"Biz karışmayız" dediler. "Ahmet Abi bu işin organizatörü." Dediler.
Öbür sabah ,arabayı çalıştırıp gideyim dedim içimden.
Bindim, taktım kontağı , çevirdim. Marş basıyor ama çalışmıyor .
Ne yapacağız derken, "vurduralım" dedi esnaftan biri.
-O ne demek. dedim.
-Tak ikinci vitese,biz itelim. gerekli hıza varınca debriyajı hızlıca bırak, çalışır, gidersin. dedi Vestelci Ahmet.
Taktım ikinci vitese, bastım debriyaja, itityorlar, biraz hızlandı araba, birden çektim ayağımı,bastım gaza.
Oh . Bu kadarmış. Çalışyor araba. Kör -topal bastım gittim .
Okul dönüşü yine çalışmadı bizim araba. Yine aynı sistem. Çocuklar ittiriyor, basıyorum debriyaja, hızlanınca bırakıyorum, çalışıyor,çıkıyorum yola.
Bu günlerce devam etti.İçin için hoşuma da gitmiyor değil hani. Durup dururken araba sahibi de olduk. İyi mi.
Ahmet Abi memleketten döndü.
-Nasıl gidiyor? dedi.
-Harikaymış .dedim.
Bir gün okul dönüşü, arkadaşlarla kahvehanede okey oynarken, yan masadan biri,
-Hocam çok hız yapıyorsun yolda. Aman dikkat gözünü seveyim. dedi.
Ciddiye aldım. Öbür gün biraz daha yavaşladım yolda. Ama tabi okula geç kaldım. Dönüşte yine aynı şekilde yavaş yavaş geldim.
Akşam yine okey masasında,,arkadaşlar gülüyor. Hayırdır arkadaşlar diyorum,gülüyorlar. Neye gülüyorsunuz diyorum, daha da gülüyorlar..
-Dün adam seni işletti.Dedi PTT Veysi. Çok yavaş gittiğini söylemek istedi.
Sen daha da yavaşlayınca,ona gülüyoruz.
Yavaş yavaş, hızlana hızlana, sürte sürte, vura,çarpa,gide gele şoförlüğümü ilerlettim.
Her ay düzenli taksitlerimi ödedim. Ama arkadaşların biner liralarını en son ödeyebildim.
Şimdiki aklım olsaydı, arabaya şunu yazdırmak isterdim.
"ARKADAŞLARIM SAĞOLSUN"