KIRMIZILAR
çok bebe var bu memlekette, daha gözü öpülmedik...
ÇİÇEKLERİM
Her sabah yeniden açar
Benim Ayşe’m, Fatma’m
Hasan, Hüseyin çiçeklerim
Gülüşür kağıt kalem
Halay çeker
Yazı tahtam, sıralar, duvar ,panolar
mutluluktan ölümserim.
Gururlanırım elbet eserlerimle
Bu yüzdendir belki de
En sulu gözlüsüyüm memleketin
Yaşlandığımsa yalan,
Çocuklaştığımdır büyütürken çocukları
Dışarda ,sudan çıkmış balık
Sınıfta bilgesiyim asırların
cehalettir savaştığım hastalık
Dünyanın bütün çiçeklerini isteyecek kadar bencilim evet
Kendim için se eğer, namert olayım
Dikmek içindir memleket toprağına karış karış
Çiçek tarlamdır sınıfım
Tebeşir kokar parmaklarım,
üstüm, başım ,gülüşüm
Mahcup olurum anıldığında
kürsüde, salonda adım
Kapanırsa bir gün okul kapıları,
bilin ki ölmüşüm..
Ve kapattığımda gözlerimi çocuklar,
sizler kadar mutluyum.
Yarınlardan umutluyum
İstediğim tek şey ise…
Değil “yirmi dokuz kere kırk yıl”
“Senede bir gün “ bile
Köle olmasın , hiç kimseye , hiç kimse…
ZAMANIDIR
gayrı değil mi ki zamanı kalkmanın
koklamanın gül kurusu
ve tutmanın elini memleketin.
bak bebeler –a-
bebeler -b-
bebeler - c -
bekler bizi bebeler
yüzbinlerce…
1989
UZAK
gözyaşların içime benim çocuk
sevgiden olsun
kederden uzak
yeşil yeşil boğ beni
dağlara denizlere
iyiden olsun
kötüden uzak
1990
MAĞARACIK’TA *
Bu gün hava güneşli
günlerdir ilkin durdu kar
soğuk
ve göz açtırmıyor tipi
kar altındayım , sıtmadayım
kırılgan
bu gün hava güneşli
günlerdir ilkin indim köye
aç kurtlar gibi
üçü hasta çocuklarımın
yatakta
ve ben hepsine hastayım
mağaracıkta
88
(mağaracık)(Öğretmen Olarak ilk Atandığım Erzurum-Horasan Teknecik’e bağlı Köyüm )
İNAT
ve doğuyu
ve batıyı
ve kuzeyi
ve güneyi parsellediler adım adım
bıçakları kanlı adamlar
-ve bindi atına inat-
ve doğuyu
ve batıyı
ve kuzeyi
ve güneyi çiçeklediler hep beraber
-her kes uykudayken-
yürekleri ateş çocuklar,
ATEŞTEN ÇOCUKLAR
lacivert akşamlar soluduk
daha derin uykulara varmak için
örtünüp,
kalbimiz ölü, gözlerimiz açık
uyanamadık ,
uyandı yerimize
ve büyüdü ateşten çocuklar-
yakıcı
ve sevecen,
ve bizler
sanki hiç yaşamadık.
1992
DENGE
yazıyor gökyüzüne bebem
umutlarını
noktalamış yıldızı
virgüllemiş Ay’ı
“bu ne denge kız bebe?”
“ünlem kurup çıkıcaaaam
çıkıp ta babam maaapustan
kavuşsun diye anneme”
1995
GÜZELLEME
yürüyüp te geliyor
iki adım
iki çocuk
-ne güzel-
yürümek umutla yarınlara
el ele
çok güzel,
1995
KIZIMA
bahar oldu Temmuzum
sen gelince ilk göz ağrım
ağzı kulaklarına vardı karanfilin
“1989(rezan’a)
GÜNAYDIN
kapımı çalan her sabah sizler
unutturan bana yansızlığımı
çiçek yeter mi sizce
hani nerde öpücüğüm
1988
SIZI
kaç dağ kaldı söz edilmedik
ayak basmadık
ve kaç çeşme
suyun içilmedik
gönül sızım der ki bana
çok bebe var bu memlekette
daha gözü öpülmedik
1999
BOYACI ÇOCUK
taşıyıp o çocuk yüreğini
yaşamak için yeni baştan
güzel çocukların olacak senin
salla fırçanı sen
1976
ŞAHİN YÜREK
çakmak çakmaktı gözleri
şahin olup akardı yüreği
“bu yolları ben gülüm
daha ben doğmadan belledim
ve pirimin yağız atını ben çoktan
bağladım dalına incirin
seni ben adam ederim”
dedi bebek
elim
kolum
gözüm
yüreğim utandı dostlar
güneş battı ulu orta
ben böyle bebe görmedim,
1995
DEĞİŞ TOKUŞ
beyaz mendilli Filistinli beyaz çocuk
asırlardır mendilindeki taşı
yine ve yeniden atar İsrailli askere
ve israil' li asker se
verir kurşunu
taş -kurşun
kurşun-taş
-değiş- tokuş-
2003
MAHCUBİYET
küstü bana karasaban
lastik çarık
koca öküz
çalılıklarda yusufçuk
ve orak
ve bağ ökçesi
ve ağlıyor mezarda dedem
-bebem gülüyor-
1979
KIRMIZI
pazar yerinde;
tezgahtaki son yumurtayı satmaya çalışan, bağırmaktan yorulmuş küçük oğlan çocuğu, bir yandan sokağa yayılan ciğer kebabının kokusunu solumaya çalışırken; bir yandan da; gözleriyle yeme uğraşısı içerisindeydi,
pazar yerinde ;
uç(a)masın diye elindeki kırmızı balonun ipini bir bileğine bağlamış, diğer eliyle annesinin elindeki filenin kıyısına tutunmakla meşgul küçük kız çocuğu, kırmızı balondan sonra kırmızı yumurtaya da sahip olabilme hesapları içerisindeydi,
tezgahta kalan son kırmızı yumurtayla , yine pazar yerinde arta kalan kırmızı balon bir an göz göze gelirlerken, birbirlerini ne kadar da iste(me)diklerini haykır(ma)dılar.
sonra;
kırmızılar bir araya gel(me)diler,
ve pazar yeri
kıpkırmızı bir kırmızıya boyan(ma)dı
pazar yeri gül(m)üyordu,
kırmızılar da…
1976
UÇAKLAR
“Uçak! Babama selam söyle”(1)
ben çocukken
en çok trenleri severdim
bir de bir zaman gökyüzünde yüzen uçakları
ve çizdikleri yolları
ve en çok pilotlarına kızardım
gökyüzünde yüzen uçakların
o yolları neden bizim köye yapmazlar diye
“uçak! Çocukluğuma selam söyle”
“uçak! Çocukluğuma selam söyle”
(1) İclal AYDIN
BÜYÜMEK
çocuk iki yaşında
ablası kocaman
dört yaşında
çocuk kalkıyor-yatıyor
yatıyor- kalkıyor
abla hep kocaman
yetişemiyor
çocuk kızıyor...
( Ozan’a)1992
ÇOCUKLARA ŞEKER
Gelin çocuklar gelin
Şekerlerim var size
A diyene bir şeker
B diyene iki ...
Z derseniz kaç eder
Siz bildikçe çok şeker...
2006
GÜLÜMSÜYORDU
Salonda sıraya dizilmiştik.
Derken “sarı zeybek “salona girdi
Tam karşımda duruyordu
Gözlerimi açamadım.
Açsam , sanki şimşekler çakıyordu
Bir an kalbim durdu sandım.
Çocuklar " hitabe" yi okuyordu.
Döndüm baktım,
Atatürk gülümsüyordu.
24 kasım 2006
EN GÜZELİ
En güzel ben uyanırım sabahları
En güzel ben giyinir
Ben koşarım servise
Herkeslerden önce
Okulun kapısından en güzel ben dalarım içeri
Dudağımda gülücük
Sırtımda yamulmuş çantamla
En güzel ben geçerim sıraya
Ben otururum en güzel yerine sınıfın
En güzel ben dinlerim öğretmenimi
Bi güzel
Benim en güzel okuyan –yazan
Öyküleri şiirleri
Ve en güzel köşesine asılır sınıfın
Resimlerim- çizdiklerim
En güzel Afferini ben alırım
her zaman öğretmenimden
Ben kaldırırım herkeslerden önce parmağımı
“öğretmenim – öğretmenim “
Ben çözerim en zor problemleri
tahtaya çıkarak
en güzel benim sesim yankılanır
koridorunda okulun
Çaldığında ders zili
Ve en güzel ben bakarım
bilir misiniz ?
Bana en güzel bakan her sabah
Gözlerine öğretmenimin.
17.09.2018
ORMANSIZ VATAN OLMAZ
(1981 Liselerarası şiir yarışması 1.liği)
Düşünülür mü hiç, ormansız bir vatan
Hem savaşta hem barışta, güvencendir o, inan
Koruyalım biz onu, yaşatalım ormanı
“Ormansız vatan olmaz “demezmiydi ki Atam
Dik fidanı büyüsün ,sana meyveler versin
Yeşillensin bütün yurt, hoş kokular essin
Emanet edilen Yurt, orman ile şenlensin
“ Ormansız Vatan olmaz” demezmiydi ki, Atam
Kesme ey köylü amca, baltanla yaş ağacı
Hep kendini düşünme ,geleceklere acı
Bilmelisin ormanlar , değerlerin baş tacı
“ Ormansız Vatan olmaz” demezmiydi ki Atam
Yazısız bir kitap ,nasıl anlamsız ise
Güneşsiz bir Dünya, nasıl karanlık ise
Yeşili olmayan, vatanı sevmez kimse
“Ormansız Vatan olmaz “ demezmiydi ki Atam
(Liselerarası orman haftası şiir yarışma birinciliği -1981)