top of page

ÖĞRETMENİM EYEYEYEYE

 

 

İlk görev yerim olan köyde, birinci sınıfta bir öğrencim vardı. Çakmak gibi derler ya. O şekil.

Atılgan, hevesli, gayret eder.

Her fırsatta gözüme girmek için bir şeyler yapar. Ön planda olmayı sever.

Mehmet Nuri.

Normal eğitim yaptığımızdan, öğlen arası yemeği için yaklaşık bir buçuk saatlik ara veriyorduk. Çocuklar gider yemeklerini yer, dinlenir gelirlerdi. Ben de bu arada yemeğimi yer dinlenme fırsatı bulurdum. Ya da yapılacak bir iş varsa, araya sıkıştırmaya çalışırdım.

Her gün dördüncü dersin sonunda, Hadi çocuklar öğlen yemeği, derdim, salardım çocukları. Bağrışa çağrışa koşar giderlerdi. Bazen de çocuklar uyarırdı beni, öğretmenim öğlen yemeği derlerdi.

Yine bir gün hadi çocuklar öğlen yemeği diyerek gönderdim.

Birinci sınıfta olan Mehmet Nuri öğrencim de elindeki yazıyı bırakıp yanıma geldi. Ve bana görünmeye, gözüme girmeye çalışacak ya.

-Öğretmenim dedi.

Masadan kafamı kaldırarak,

-Efendim oğlum dedim.

Öğretmenim öğlen yemeği mi diyecekken, heyecanlanmış olacak ki.

-Öğretmenim eye yeyeye deyiverdi. Dedi ama sonra bir renk attı, bozuldu.

Bozulmasın diye tutup yanaklarından.

-Evet Nuri’ciğim. Eyeyeyeye. Dedim.

bottom of page